KÖYÜMÜZDEN HİKAYELER
Sitemize Hikaye Gönder
Ziyaretçi Defteri
Köyümüzden Hikayeler
Emmili Korkarmı Korkmazmı
N.Arslanın Horoz Hikayesi
Bir Omara Bir Duvara
Mucit Köylümüz Yusuf Kuzu
Halil Efendi ve Sarhoş
Halvacı İni
Buse Korkarsa
Kütük Yuvarlama
Yer Köprü Macerası
Göç Hikayesi
Su Paraylamı Olurmuş
Kız İsteme
Tavuklu Saat Tamiri
Çavuş hikayesi
Deşduvan Hikayesi
Robot Resim
Ali Irzanın Yokuşu
Av Köpeğinin Şoförlüğü
Et Yeme Hikayesi
Müftü İle İspir Mustafa
Paşa Çayı
Gransimit Elması
Mehmet Çavuş Maçta
Çoban Arkadaşlar
Kümül Yıkma Hikayesi
Savcının Oğlu Ahmet
Çolak Havvanın Tahlili
Babacanın Çardağı
Çolak Ahmet Ağaç Keserse
Asansörün İçinde Bekliyorlarmış
Saatçi Ali ve Ali Korkmazin Köye Yolculuğu
Saatçi Ali'nin Bıldırcın Hikayesi
Kemal Aydın'ın Duası
Dozerci Mustafa
duygunun şiiri
Kıssadan Hisseler
Sarım Gelin Öyküsü
Yeni sayfanın başlığı
.
Kıssadan Hisseler

 KISSADAN HİSSELER

                    ASIL FAKİRLİK

Günlerden bir gün bir baba ve zengin ailesi oğlunu köye götürdü. Bu

yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna 

göstermek. Çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gece ve gündüz geçirdiler. 

Yolculuktan döndüklerinde baba oğluna sordu, 

"insanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?" 

"Evet!" 

"Ne öğrendin peki?" 

Oğlu cevap verdi, 

"Şunu gördüm: bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. 

Bizim bahçenin 

ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir 

dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. 

Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku 

görüyorlar." 

Oğlu sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi, 

"Teşekkür ederim baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!"


 

300  ALTINLIK KEKLIK
     

 

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, 
Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş.
Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.
Bir ara gözü kekliklere ilişir padişah'ın.
Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor.
Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki,
fiyatı; 300 altın.
Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır...
"Hayırdır" der satıcıya, "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?"
Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, 
Otmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor" diyor....."Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekliyor.
"Satın alıyorum" diyor Padişah, "Al sana 500 altın..."
Parayı veriyor; hemen oracıkta kekliğin kafasını kesiyor.
Adam şaşırıp, "Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi"
diye dövünürken;
Padişah gürlüyor:
"Bu kendi soyuna ihanet Eden bir kekliktir..... Bunun akıbeti er veya geç budur."


TOHUM
                                  
Bir zamanlar, Uzak Doğuda, artık yaşlandığını ve yerine geçecek birini seçmesi gerektiğini düşünen bir imparator varmış. Yardımcılarından ya da çocuklarından birini seçmek yerine; Kendi yerine geçecek kişiyi değişik bir yolla seçmeye karar vermiş.

Bir gün, ülkesindeki Yetenekli ve akilli tüm gençleri çağırmış "Artik tahttan inip yeni bir imparator seçme vakti geldi. Sizlerden birini seçmeye karar verdim." Demiş. Gençler şaşırmışlar, ancak o sürdürmüş. "Bugün hepinize birer tohum vereceğim.

Bir tek tohum...

Ama bu çok özel bir tohum. Evlerinize gidip onu ekmenizi, sulayıp büyütmenizi istiyorum. Tam bir yıl sonra büyüttüğünüz o tohumla buraya geleceksiniz. Sizi, yetiştirdiğiniz o tohuma göre değerlendirip, birinizi imparator seçeceğim." 

Saraya çağırılan gençlerin arasında Ling adında biri de varmış. O da diğerleri gibi tohumunu almış... Evine gidip heyecanla olayı annesine anlatmış annesi bir saksı ve biraz toprak bulup, onun tohumu ekmesine yardım etmiş Sonra birlikte dikkatlice sulamışlar. Her gün sulayıp büyümesini bekliyorlarmış. Yeterince zaman geçtikten sonra diğer gençler tohumlarının ne kadar büyüdüğünü anlatırken, Ling hayal kırıklığı içinde, kendi tohumunda hiçbir değişiklik olmadığını görüyormuş. Üç hafta, dört hafta, beş hafta geçmiş... Hâlâ hiçbir gelişme yokmuş. . Diğerleri yetişen bitkilerinden söz ederken Ling çok üzülüyormuş.

İmparatorun onu beceriksiz sanmasından çok endişeleniyormuş. Arkadaşlarına da hiçbir şey diyemiyor, sabırla bekliyormuş. Sonunda bir yıl bitmiş ve gençlerin yetiştirdikleri bitkileri imparatorun
huzuruna götürecekleri gün gelip çatmış. Ling, annesine bos saksıyı götüremeyeceğini söyleyince, annesi ona cesaret verip; saksısını götürüp dürüst bir şekilde olanları imparatora anlatmasını istemiş. Ling,pek istemese de, annesinin sözünü tutmuş ve bos saksıyla saraya gitmiş.Saraya varınca arkadaşlarının yetiştirdiği bitkilerin güzellikleri karşısında şaşırmış.Sonra imparator gelmiş ve tüm gençleri selamlamış.Ling, arkalarda bir yerlere saklanmaya çalışıyormuş.

"Ne büyük bitkiler, çiçekler ve ağaçlar yetiştirmişsiniz. . Bugün biriniz imparator olacak." Demiş imparator. Aniden arkada elinde bos saksısıyla Lingi fark etmiş. Hemen muhafızlarına onu ona getirmelerini emretmiş. Ling çok korkmuş. "Sanırım beceriksizliğimden dolayı beni öldürtecek."Ling ona geldiğinde imparator adini sormuş. "Adım Ling." demiş. Diğer gençler gülüşüp onunla alay etmeye başlamışlar. İmparator onları susturmuş. Linge ve elindeki saksıya dikkatle bakıp kalabalığa doğru dönmüş. 

"Yeni imparatorunuzu selamlayın. Adı Ling!" Demiş. Ling inanamamış. Çünkü tohumunu yeşertememiş bile, nasıl imparator olurmuş? ...İmparator devam etmiş:

"Bir yıl önce burada herkese bir tohum verdim. Siz ekip, sulayıp bir yıl sonra getirecektiniz. Ama hepinize kaynamış tohum vermiştim. Asla büyüyemeyecek olan... Lingin dışında herkes
ağaçlar, bitkiler ve çiçekler getirdi; çünkü tohumun büyümediğini fark edince hepiniz onu bir
başka tohumla değiştirdiniz.

Sadece Ling içinde benim verdiğim tohum olan bos saksıyı getirme cesaret ve dürüstlüğünü gösterdi.
Beklentisi gerçekleşmeyince umutsuzluğa kapılsa da, dürüstlüğünden vazgeçmedi... Onun için yeni imparatorunuz o olacak!"


GEZENDE BARDAT


 
GÖRÜS VE ÖNERİ YAZ
 
 

gezendekoyu.tr.gg arşivleri

Resimler Sayfamız 1

Resimler sayfamız 2

Gezende Haberler arşivi

Köyümüzden Hikayeler

Röportajlar Sayfası

Makaleler

1. Gezende Erik Festivali
160
2. Gezende Erik Festivali

Yöresel Şiveler

Yöresel Konuşmalar

Gezende Muhtarlığının çalışmaları
Gezende Köyü Muhtarı Meral ÇELİK
 
Köyümüzle ilgili paylaşmak istedikleriniz için bize ulaşın
email:
halil_3375@hotmail.com 
Tel: 0505-221-7128
Halil ve Nurcan KOÇAK


Mersinden Mehmet KOÇAK ait(Şoför)
Email:
radyotaseli@hotmail.com
Tel: 0535-530-3999
100

Gelenek Göreneklerimiz
img246/9770/tara0005vj7.jpg


Yöresel Yemeklerimiz


Dedemin Bıraktıkları
Benim Kaybettiklerim



Yöremize Ait Radyolarda Müzik ve Sohbet



TAŞELİ FM



ttp://www.uluinsaat.com.tr/
 
 
 

Halil&Nurcan KOÇAK
Eylül 2007

Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!

Halil ve Nurcan KOÇAK
Samsundan Selamlar
www.gezendekoyu.tr.gg

Web Stats

Sitenizesayac.com

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol